Bugün 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü;
Uluslararası Göçmenler Günü’nün amacı, göçmenlerin ve yerinden edilmiş insanların yaşamları ve sorunları konusunda bir farkındalık yaratmak, bu insanların daha görünür olmasını sağlamaktır.
Farkındalık için belki de gerçekten bu güne ihtiyacımız var; zira sadece son birkaç yılda
…milyonlarca insan evsiz, aç ve susuz göç yollarında kapılarını açacak bir ülke beklemeye devam ediyor;
…Suriyeliler dışında üç yüz bin mülteci ülkemize sığındı;
…binlerce insan Ege ve Akdeniz’de boğularak hayatını kaybetti;
…yüzlerce insan sınır koruma politikaları adına ateşli silahlarla öldürüldü;
…dört milyondan fazla Suriyeli yurdundan edildi
…Türkiye’de beş yüz bin çocuk eğitim hakkından mahrum kaldı;
…sadece Türkiye’de beş yüz bini aşkın kayıtsız göçmen/mülteci köle düzeni ile çalıştırılmakta…
Ve biz farkında değiliz.
2015 yılı 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü ve 18 Aralık Uluslararaası Göçmenler günü bu yaşanmışlıklar hatırlanarak üzüntü ve kaygı hissiyle insanlık tarihine geçecektir.
Bu günleri bir şenlik havasında yaşama ve göçmenlerle dayanışma içinde olma arzumuz, her geçen gün tanıklık ettiğimiz artan ölümler ve insan hakları ihlalleri ile yerini umutsuzluk içinde tutulamayan ağır bir yasa bırakmaktadır.
İnsanlığın eriştiği teknoloji ve bilgi, bir yandan sınırları kaldırmakta ve yeni iletişim olanakları mesafeleri saliselerle ölçülür zaman dilimlerine düşmektedir. Dünyanın farklı coğrafyalarından insanlar iletişimin kaçınılmaz sonucu olarak sürekli ülke değiştirirken, görünürde üniter devlet yapıları yıkılmakta sınırlar anlamını yitirmekte, bu süreçte tamamen modern bir dünya algısı yaratılmaktadır.
Bu noktada sorulması gereken soru sınırların kimin hayatlarına nasıl değdiği, hangi hayatları nasıl ve neden aldığıdır? Sınırların neden kimi insanların hareket özgürlüğünü kısıtlamazken kimilerinin hayatına mal olduğudur.
Bugün içinde bulunduğumuz durum endişe vericidir. Zira, göçün yönü, geldiği coğrafya, kültür, din, renk faktörleri ve milyonlarla ifade edilen rakamlar karşısında insanlık ortaçağ kale düzenine dönmekte, yükselen duvarlar, çekilen dikenli teller kazılan hendekler bir gecede elli yılda kazanılan hakları yerle bir edilmektedir.
Güvenlik ve ekonomik açıdan yapılan hesaplar yıllarca tüm dünyaya insan hakları dersi veren Avrupa’nın gerçek yüzünü ortaya çıkarmış, İHEB ile 1948 tarihinde birincil kuşak insan hakkı olarak tanıdığı sığınma hakkının yollarını Türkiye ile girdiği kirli pazarlık ile kapatmıştır. Yasal göç yollarının kapanması ile mülteci ve göçmenler insan kaçakçılarına teslim edilmiş, sınırlara yapılan müdahalelerle her geçen gün daha da tehlikeli hale gelen yolculuklara maruz bırakılmışlardır. Kaybedilen hayatlar bu müdahalelerin sonunda ödenen bedellerdir.
İltica ve göçe neden olan savaşı, iç karışıklığı ve fakirliği körükleyen dünya ülkeleri, sürecin çıktısı olan yıkım ve tahribattan kaçan insanlara kapılarını kapatmakta, eleme yoluyla “makbul göçmen”ler kabul ederek bu insanları dar ve çatışmalarla çevrili bir coğrafyaya kapatmaktadır.
Bu bakımdan, 18 Aralık 2015 Uluslararası Göçmenler Günü bizim için utanç ve yas günüdür. Bugün sınırlarda hayatını kaybeden on binlerce çocuk ve yetişkinin yasını tutuyor, herkesi sınırdaki ölümlere daha fazla seyirci kalmamaya davet ediyoruz.