TRANS KADINLARA SALDIRISI DAVASI İZLEME RAPORU
ARKA PLAN
İzmir Alsancak’ta 20 Kasım gecesi, iki trans kadına saldıran sanığın yargılamasına İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinde başlandı. Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nün gecesinde trans kadınlar Çisem ve Buse’ye bıçakla saldıran sanık, kasten öldürmeye teşebbüsten yargılanıyor.
Genç LGBTİ+ Derneği, duruşma öncesinde Bayraklı Adliyesi’nde basın açıklaması yaptı. “Trans yaşamlarımız değerlidir” diyen dernek, süreci takip edeceklerini vurguladı. Yapılan basın açıklamasına katılan vekilleri ve insan hakları savunucuları da katılım sağladı.
Yargılamanın yapıldığı Bayraklı ilçesinde yer alan İzmir Adliyesi ulaşım, elverişlilik, fiziki koşullar vb. kriterler bakımından gerekli donanımlara sahiptir. Özellikle şehrin merkezinde bulunduğu için ulaşım imkanlarının görece geliştiği gözlemlenmektedir.
Pandemi ile beraber İzmir Adliyesi’ne girişlerde güvenlik görevlilerince vatandaşlara, içeri alınmadan önce yapacakları işlemlere dair çeşitli sorular sorulmakta ve yanlarında bulunan belgeler rutin olarak kontrol edilmektedir. Bu kapsamda duruşmaya gelen taraf ve tanıkların belge ve taraf kontrolleri yapıldı. Bu sırada katılanların ve tanık olarak duruşmaya davet edilen trans kadınların adliyenin kadın vatandaşlar için ayrılan kapısından geçme istekleri adliye görevlilerince engellendi. Katılan ve tanıklar, erkek vatandaşlar için ayrılan bölümden adliyeye alındı.
Adliyenin zemin katında yer alan duruşma salonunun koridoruna özel kartla (baro kart ve adliye kartı) giriş yapıldı. Katılan ve tanıklar avukatların kapıyı açmalarıyla koridora alındılar. Avukatlık mesleğini ifa etmemiz sebebiyle hem adliyeye hem de duruşma salonuna girişte herhangi bir engelle karşılaşmadık. Ancak adliye girişinde güvenlik görevlilerinin keyfi müdahalesi ve koridor girişinde bulunan özel kart sisteminin katılanlar ve tanıkları üzerinde rahatsızlık uyandırdığı gözlemlendi.
14 MART 2022 TARİHLİ DURUŞMA
İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, normal saatinden 11 dk sonra 14.11’de başlanıldı. Duruşma salonun önünde İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Av. Ali Aydın, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yönetim kurulu üyesi Coşkun Üsterci, Genç LGBTİ+ avukatı ve Uluslarası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim kurulu başkanı Av. Kerem Dikmen ve İHD İzmir Şubesi yöneticisi Av. Nehir Bileci’nin de hazır olduğu görüldü.
Heyetin yerini almasıyla birlikte salona giriş yapıldı. Duruşma salonun yaklaşık 40 metre kare büyüklüğünde olması, toplumsal bir dava olarak görünen ve birçok izleyicisi olan bu türden bir yargılama için sağlıklı olmadığı kanaatini uyandırdı.
Diğer insan hakları savucularıyla birlikte salonda seyirciler için ayrılan bölüme yerleştik. Duruşma salonuna girişimizden itibaren SEGBİS( Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ekranının açık olduğu ve bu yargılama ile ilgisi olmayan bir kişinin de beklediği görüldü.Duruşma boyunca bu kişinin bağlantısı aktif tutuldu, ancak duruşma salonunu duyup duymadığı ile ilgili bir kanaate varılamadı . Katılan vekilleri ile yaptığımız görüşmede bu kişinin başka bir dosya için mahkeme tarafından bekletilmiş olabileceği, mevcut dosyada tek bir sanığın bulunduğu söylendi.
Tutuklu olan sanık mahkemeye getirildi ve bağsız olarak huzura alındı. Sanık her iki yanında olmak üzer toplam 6 jandarma ile oturtuldu. Gözlem ekibi olarak sanığın hemen arkasına oturularak duruşma takip edildi. Sanığın kimlik tespitinin ardından savunması alındı.
Sanık savunmasında;
“Olay tarihinde gezmek için arkadaşımla beraber Alsancak sahile gidip alkol aldık. Alkol aldıktan sonra cinsel ilişki yaşama ihtiyacı hissettim. Bu sırada bir sokaktan geçerken birinin “gelsene” diye bana seslendiğini duydum. Cinsel isteğimi gidermek amacıyla kadın olduğunu düşündüğüm müşteki ile cinsel ilişki karşılığında ücret vermek için pazarlık yaptık ve anlaşarak odaya çıktık. Yukarı çıktığımızda müşteki bana gerçekten paramın olup olmadığını sordu ben var olduğunu söyledim ve müşteki hazırlanmak için beni yalnız bıraktı.Tekrar geri geldiğinde ben müştekinin erkek cinsel organının olduğunu fark ettim ve cinsel ilişkiye girmekten vazgeçtim. Ancak müşteki benimle cinsel ilişkiye girme konusunda ısrar etti. Beni, pişman olmazsın bak diyerek ikna etmeye çalıştı. Ancak ben kabul etmedim. Bu sırada parasını isteyen müştekiye ilişki olmadığı için para vermeyi reddettim ancak ben reddedince birçok kişi benim üstüme saldırdı. Kendimi korumak için üstümde bulunan küçük bıçağı rastgele salladım ve sonrasında korkup kaçtım.” dedi.
Devamında aynı gün yaraladığı bir başka trans kadına yönelik eylemi için ise;
“ Ben korkup kaçtım. Kaçarken aynı diğer müşteki gibi bu müşteki de bana aynı teklifi yaptı. Bu sırada benim arkamdan gelenler vardı, ben de zaman kazanmak için bu teklifi kabul ettim . Eve çıktığımız sırada çevreden ” tutun bunu, Buse’yi bu vurdu.” diye sesler geldi. Bu sırada kalabalık yine benim üstüme saldırdı. Gelen kişiler cinsel organlarını bana sürttü. Bu sırada ben kendimi kurtarmak için bıçağı salladım. Kaçarken polis ekiplerini görünce onlara doğru gittim.” diyerek savunmasını tamamladı.
Mahkeme heyetinin bıçağı yanında ne için taşıdığını sorması üzerine sanık;
“Normal zamanlarda da yanımda bu bıçağı taşırım. Suç unsuru teşkil etmeyen bir bıçaktır.” Dedi.
Türkiye’de LGBTİ+ hareketine yönelik nefret saldırıları ve yerleşik yargı uygulamalarından beslenen cezasızlık olgusu karşısında, mahkeme heyetinin sordukları sorular ile dosyaya hakim oldukları gözlemlendi. Özellikle sanığın sorgusu esnasından sorulan sorular ile olayın daha da anlaşılır olması sağlandı.
Sanığın savunmasının ardından müşteki beyanları alındı.
Müşteki Ali, beyanında sanığın savunmasını yalanladı.
Kendisinin seks işçisi olduğunu söyleyen müşteki o gece bir doğum günü partisinden çıktığı sırada sanığı gördüğünü, kendisi ile ilişkiye girmek istediğini, ancak sanığa ilişkiye girmek istemediğini söylediğini aktardı. Sanığın ısrarı üzerine ilişkiye girmeyeceğini kesin bir dille söylediğini ifade eden müşteki, “eğer oturup muhabbet edelim dersen gel” dediğini söyledi. Yukarı çıktıklarında evde başka arkadaşlarının olduğunu, sanığı odaya aldığını ve kendisine kahve yapmak için mutfağa yöneldiğinde sanığın tuvalete gittiğini, burada uzun bir süre kaldığını ve telefonla konuştuğunu duyduğunu söyledi. Müşteki bu telefon görüşmesinde sanığın telefondaki kişiye hitaben ”POLİS NE TARAFTA, ÇIKARKEN NE TARAFA GİDEYİM” gibi sözler duyduğunu, belirtti ancak bunu Alsancak’ta birçok polis olduğundan trans bireylerle görünmek istememekten kaynaklandığını düşündüğünü söyledi. Yaralanmanın gerçekleştiği an için ise “ sanık giderken kapıda gel sana bir sarılayım demişti. Bu sırada karnıma vurmaya başladı. Ben yaralandığımı bile anlamadım. Bana vurduğunu sandım ancak bıçağı kolunun içine saklamıştı. YERE YIĞILDIĞIMDA KARNIM TAMAMEN YARILMIŞTI. ELİME İÇ ORGANLARIM GELİYORDU.” dedi. Bu sırada müştekinin fenalaştığı görüldü. Mahkeme heyeti tarafından kendisinin oturarak beyanda bulunabileceği söylendi ve kendisine su ikram edildi. Bu sırada savcının sorusu üzerine sanığı daha önce görmediğini söyleyen müşteki, olaydan sonra araştırdığında arkadaşlarının hornet isimli gay sitesinden sanığı tanıdıklarını öğrendiğini söyledi.
Diğer müşteki Onur ise Beyanına başlamadan önce kendisinin de bir seks işçisi olduğunu ve anlatacakları şeyler için özür dilediğini söylemesi üzerine Mahkeme başkanı;
”SİZ MAĞDURSUNUZ BURADA SİZ NİYE ÖZÜR DİLİYORSUNUZ” diyerek karşılık verdi.
Müşteki beyanında sanığın sokakta diğer arkadaşları ile cinsel ilişkiye girmek için pazarlık yaptığını ancak hiçbir arkadaşının 100 TL’yi kabul etmemesi üzerine kendisinin tamam diyerek sanığı odaya çıkardığını ve sanıkla cinsel ilişkiye girdiklerini söyleyen müşteki, ilişki sırasında sanığın “MERAK ETME KURTULACAKSIN BUNDAN, CANIN HİÇ ACIMAYACAK” gibi sözler söylediğini ifade etti. İlişki sonrası kapıdan çıkmadan sanığın kendisini öpmek istediğini söyleyen müşteki, ağzında yara olduğu için bunu kabul etmediğini, yanağından öpeyim dediğini, bu sırada sanığın sakladığı bıçağı çıkararak kendisini bıçakladığını, defalarca karnına ve göğsüne hedef aldığını, bu sırada iki kolu ile buna engel olmaya çalışırken, bir kolunun bıçak darbelerine dayanamayarak düştüğünü diğer kolu ile engel olmaya çalışmaya devam ettiğini ancak kendisini defalarca bıçakladığını, evde bulunan arkadaşlarının sesi duyması üzerine sanığa doğru su şişesi attıklarını, sanığın öyle kaçıp gittiğini beyan etti. Aldığı bıçak darbesi sebebiyle birçok ameliyat geçirdiğini söyleyen müşteki, pankreasının yarısının da bu sebeple alındığını beyan etti.
Müşteki devamında; “BENİ BIÇAKLARKEN ZEVK ALIYOR GİBİ BİR HALİ VARDI, MİDEM ZARAR GÖRDÜ, PANKREASIMIN YARISI ALINDI, YAŞIYORUM AMA PSİKOLOJİK OLARAK ÖLDÜM. UYUYAMIYORUM. SANIK BENDEN İSTESEYDİ BEN PARAYI DA VERİRDİM. AMA O BENİM UYKULARIMI ÇALDI. HAYATIMI MAHVETTİ.” dedi.
Trans kadınların isimleri okunduğu sırada sanığın yanında yer alan jandarmaların kendi aralarında şakalaştığı ve gülüştükleri görüldü, ancak ne konuştukları duyulamadı. Müştekilerin beyanları alındığı sırada jandarmalardan birinin sürekli güler halde olması üzerine gözlem ekibimizce Jandarmaya ne için güldüğü sorulmuş ise de, Jandarma güldüğü şeyin dava olmadığını, aralarında bir espri olduğunu ona güldüğünü söyledi. İlgili jandarma gözlem ekibimiz tarafından duruşmanın hassasiyeti hatırlatılarak uyarıldı.
Müşteki beyanları sonrasında duruşma salonunda hazır bulunan Genç LBGTİ+ Derneği ve İnsan Hakları Derneği’ne söz verildi. GENÇ LBTİ+ Derneği adına söz alan Av. Kerem Dikmen suçtan zarar gören kavramının dar yorumlanmaması gerektiğini, İzmir ve çeşitli illerde sivil toplum örgütlerinin çalışma alanlarıyla ilgili davaya katılma taleplerinin kabul edildiğini, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamasının da buna paralel olduğunu belirterek davaya katılmalarına karar verilmesini talep etti.
İHD adına söz alan Av. Ali Aydın ise Ayrımcılığın ve nefret suçunun anayasal bir suç olduğunu, mağdurların cinsiyet tercihlerinden dolayı bu olaya maruz kaldıklarını ve zarar gören kavramının da dar olarak yorumlanmaması gereğine dikkat çekerek katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini söyledi.
Derneklerin ve müştekilerin katılma taleplerine ilişkin iddia makamınca verilen mütalaada suçtan zarar görme ihtimallerine bianen müştekilerin katılma taleplerinin kabulüne, derneklerin ise suçtan doğrudan zarar gören olmadıkları için reddine karar verilmesi yönünde görüş bildirildi.
Sanık müdafi ise davanın trans bireylere karşı bir eylem olmadığı ve bu yüzden katılma taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirtti.
Mahkeme heyeti tarafından salondan ayrılmadan yapılan değerlendirme sonrasında verilen ara kararda; müştekilerin katılma taleplerinin kabulüne, derneklerin ise suçtan doğrudan zarar gören olmadıkları için katılma taleplerinin reddine karar verdi.
Duruşma süresince SEGBİS ile kayıt alınmadığı, hakimin tarafları dinlerken notlar aldığı ve bu notları daha sonra duruşma zaptına geçirdiği gözlemlendi.
Müştekilerin beyanları, sanığın savunması ve katılma talepleri alındıktan sonra tanık beyanlarına geçildi. Mahkemece tüm tanıklar dinlenildikten ve taraflara söz verildikten sonra;
– Olay esnasında sanık ile beraber olan Y. S. için suç duyurusunda bulunmasına,
– Sanığa ait son bir aylık HTS Kaydının istenilmesine,
– Sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilerek, duruşma 11 Mayıs 2022 Saat 14.00’a bırakıldı.
İHGD Dava İzlem Ekibi