İfade Özgürlüğüne Yapılan Her Müdahale Karanlığa Değil, Aydınlığa Yapılan Müdaheledir.
Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Klubü öğrencilerinin açmış olduğu bir sergide kullanılan resim, sosyal medyada kullanılan nefret söylemiyle siyasete malzeme edilmiş ve bu resim üzerinden LGBT+İ ler ötekileştirilerek ayrımcılık yasağı ihlal edilmiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından; sosyal medyada LGBT+İ lere dönük nefret söylemini kullananlar hakkında değil, ifade özgürlüğü hakkını kullanan öğrenciler hakkında soruşturma başlatılması, demokratik hukuk devletinde kabul edilemez bir tutumdur.
Sosyal medyada kullanılan, Boğaziçi Üniversitesi LGBT+İ öğrencileri ve tüm LGBT+İ lere dönük nefret söyleminin ve bu dil ile yaratılan ayrımcılığın karşısında yer aldığımızı, asıl bu dil ile yapılan paylaşımların, TCK 216/1. madde kapsamında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” gerekçesiyle soruşturulması gerektiğini düşündüğümüzü ifade etmek isteriz.
Savcılığın yürütmüş olduğu soruşturma sonucu iki öğrenci hakkında verilen tutuklama kararı da haksız ve açıkça yasaya aykırıdır. Tutuklama tedbirine hangi hallerde başvurulacağı CMK’da açıktır. Ceza üst sınırı bir yılı aşmayan hiç bir suç konusunda tutuklama kararı verilemez. Yapılan eylemle ilgili önce TCK 216/3. maddesi gereği ‘Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama’ suçundan dolayı işlem başlatılıp, sonra aynı fiil için suç vasfını değiştirerek öğrenciler hakkında tutuklama tedbirine başvurulması yasanın arkasından dolanmak anlamına gelir.
Türkiye; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraftır ve Anayasamızın 90.maddesi gereği sözleşme ile korunan tüm hak ve özgürlüklerin ve özellikle bu bağlamda “ifade özgürlüğü” nün korunması ve geliştirilmesi için önlemler alma yükümlülüğü altındadır. Ülkenin aydınlık geleceği için mücadele eden her kesimi, şiddet önermeyen ve nefret söylemi barındırmayan düşüncelerin ifadesine yapılan müdahalenin karşısında olmaya çağırıyoruz.
İHGD Yönetim Kurulu