Haftalık mülteci hakları odaklı medya izlemesi çalışması Medya Radar’ın 4. hafta raporunda Genel Sağlık Sigortası primlerini ödeyemeyen vatandaşların sağlık hakkından faydalanamamasının Suriyeli mültecilere bağlanarak düşmanlaştırıcı söylemler üretilmesi öne çıktı.
Medyada mültecilerin temsilini ve hak ihlallerini izleme, bir arada yaşam için nefretsiz bir medya oluşturmak ve medyanın araçlarını kullanarak mülteci hakları savunuculuğu yapmak için başlattığımız Medya Radar çalışmasının dördüncü raporunu yayınlıyoruz. 28 Aralık 2019-3 Ocak 2020 tarihlerinde dijital medyada ‘mülteci’, ‘sığınmacı’, ‘göçmen’, ‘Suriyeli’ ve ‘Afgan’ kelimeleri ile yaptığımız taramalar sonucunda mülteciler hakkında hak ihlalinin olduğu 641 haber tespit ettik.
Raporda son bir hafta içerisinde en çok konuşulan mülteci haberlerinin derlemesini yaptık. Mültecilere yönelik nefret söylemi, düşmanlaştırıcı ifade, ayrımcı dil, temellendirilmemiş, doğrulanmamış ve yanlış bilgi, kriminalize eden söylem, çarpıtma, abartma, mağduriyet yineleme ve yanlış görsel kullanımı içeren haberleri derledik.
Tüm haberlerin arasından seçtiğimiz hak ihlali içeren beş haberin söylem analizini yapıp, nasıl mülteci hakları odaklı olması gerektiğine dair önerilerde bulunduk. Bunlarla birlikte seçtiğimiz haberlerin sosyal medyadaki yansımalarını da rapora ekledik. Hak odaklı mülteci haberciliğine örnek bir haberin incelemesini de yaparak rapora dahil ettik.
Geçtiğimiz hafta basında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İdlib’teki göç hareketliliği ile ilgili açıklamaları, 2019’da denizlerde artan mülteci geçişleri, Yunanistan kolluk kuvvetlerinin mültecilere yönelik şiddeti, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya sınır dışı edilen mültecilerle ilgili açıklaması ve Muğla’da 8 mültecinin ölümü ile sonuçlanan facia ile ilgili haberler en çok yer edindi.
Sağlık Hakkındaki İhlaller Mültecilere Bağlandı
Son olarak, 1 Ocak 2020 itibariye ile Genel Sağlık Sigortası borcu olanların ücretsiz sağlık hakkından faydalanamayacak olması ülkedeki Suriyeli mültecilerin varlığına bağlandı. Konuyla ilgili siyasilerin yaptıkları paylaşımlarda, haberlerde ve köşe yazılarında Suriyeli mültecilere yönelik düşmanlaştırıcı ifadeler kullanıldı. Yakın zamanda Geçici Koruma Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle birlikte Suriyeli mültecilerden de sağlıkta katılım payı istenmeye başlanacağı haberlerde yer almadı.
Denizlerde Artan Geçişlerin Nedeni Sorgulanmadı
Ajanslar tarafından geçtiğimiz hafta servis edilen haberlerde 2019’da denizlerde artan geçişlere dikkat çekildi. Avrupa Birliği ile 2016 yılında imzalanan ‘Geri Kabul Anlaşması’nın ardından azalan mülteci geçişleri, 2019’da yeniden arttı. Ege Denizi’nde alıkonulan mülteci sayısı bir önceki yıla göre 2 kattan fazla arttı. Ancak mülteci geçişlerindeki artışın sebepleri sorgulanmadı. Mülteci alanında hak savunuculuğu yapan derneklere ve göç üzerine çalışma yapan akademisyenlere nedeni sorulmadı. Ayrıca ajansların servis ettiği haberlerde mülteciler için ‘düzensiz göçmen’ ya da ‘kaçak göçmen’ tanımlaması yapılırken göçmen kaçakçıları hakkında ise ‘organizatör’ tanımlaması yapıldı.
Ankara’da uyuşturucu satıcılarına yönelik yapılan operasyonlara dair haberlerde ‘Suriyeli’ ifadesinin başlığa çekilmesi ile birlikte mülteciler kriminalize edilmeye çalışıldı. Mülteci çocukların güvenlikleri ve bırakılan dijital iz gözetilmeden düşünülmeden yüzleri belirgin bir şekilde yayınlandı. İdliplilerin bombalardan kaçarak Türkiye sınırına doğru hareket etmeleri tehdit olarak ele alındı.
Haftanın Hak Odaklı Hak Habercilik Örneği
TGRT Haber Tv’de 29 Aralık tarihinde yayınlanan “Suriyeli Esnafa İşlerinin Durumunu Sorduk” başlıklı haber hak odaklı habercilik örneği olarak raporda yer aldı. Haber, özne ile görüşülmesi ve medyada nefret söyleminin kaynaklarından biri olan “misafir” ve “geri dönüş” nitelemelerinin aksine, mültecilerin Türkiye’de bir hayat kurduklarının ve ekonomiye katıldıklarının belirtilmesi, röportaj aracılığıyla mültecilerin yaşamlarının ekrana taşınması hak temelli gazetecilik için bir örnektir.
Raporu görsele tıklayarak okuyabilirsiniz.