AB fonları Türkiye’deki insan hakları ihlallerini ve zorla sınır dışı edilmeleri nasıl körüklüyor?
6 Kasım 2024
Aşağıda imzası bulunan sivil toplum örgütleri, Avrupa Birliği sınırlarının hemen dışında AB fonlarının Türkiye’de zorla sınır dışı edilmeler için kötüye kullanılmasından duydukları endişeyi ifade etmektedir.
Lighthouse Reports ve medya ortakları El País, Der Spiegel, Politico, Etilaat Roz, SIRAJ, NRC, L’Espresso ve Le Monde tarafından hazırlanan son araştırmacı gazetecilik raporu, Türkiye tarafından yönetilen ve AB tarafından finanse edilen geri gönderme merkezlerinde sistematik bir kötü muamele olduğunu ortaya koyuyor.
Geri gönderme merkezlerinde meydana gelen olaylar ve yetkililer tarafından bir koz olarak kullanılan gönüllü geri dönüş kisvesi altında gerçekleştirilen zorla geri göndermeler, Türkiye’de göç ve iltica alanında çalışanlar için uzun zamandır endişe konusu olmuştur.
Ortaya çıkarılan ağır insan hakları ihlalleri iddiaları arasında mültecilerin AB tarafından finanse edilen geri gönderme merkezlerinde keyfi olarak alıkonulması, alıkonulanlara karşı işkence ve kötü muamele uygulanması, geri göndermeme ilkesi ihlal edilerek güvenli olmayan ülkelere zorla sınır dışı edilmeleri, hukuki yardımdan mahrum bırakılmaları ve bazı sınır dışı edilenler için geri dönülemez sonuçlar doğurması yer almaktadır. Raporun ortaya koyduğu vakalar, Avrupa Birliği’nin göç politikalarındaki rahatsız edici değişime de ışık tutuyor. Başlangıçta insani yardım amaçlı olan fonların, sınır dışı edilmeleri kolaylaştırmanın aracısı olduğu, mülteci ve göçmenlere karşı ciddi suiistimallere yol açtığı anlaşılıyor.
Yerel STK’ların ve uluslararası toplumun yoğun eleştirilerine rağmen, 2016 yılında Avrupa Birliği ve Türkiye, Avrupa’ya yönelik göç akışını engellemeyi amaçlayan bir anlaşmaya vardı. AB, Türkiye’nin Suriye’deki çatışmalardan kaçan milyonlarca insana ev sahipliği yapmasına yardımcı olmak amacıyla 11 milyar Avro’nun üzerinde mali destek taahhüdünde bulundu. Bu fonun önemli bir kısmı Türkiye’nin sınır kontrol ve geçişleri engelleme kapasitesini güçlendirmeye yöneliktir.
Yapılan çlaışma 2016 yılından bu yana Türkiye’nin, AB tarafından finanse edilen bu altyapıyı “gönüllü geri dönüş” odaklı politikalar için giderek daha fazla kullandığını ve binlerce Suriyeli, Afgan ve diğer hassas grupların kendi ülkelerindeki tehlikeli koşullara geri gönderilmesiyle sonuçlandığını gösteriyor. Ekim 2024’te Avrupa Konseyi, AB’nin göç konusunda daha da kısıtlayıcı bir yaklaşım benimseme kararlılığının altını çizen sonuçları kabul etti. Bu yaklaşım, sınır dışı işlemlerinin hızlandırılmasını, dış sınır güvenliğinin arttırılmasını, denizaşırı sığınma işleme merkezlerinin kullanımının yaygınlaştırılmasını ve göç yönetimi için AB üyesi olmayan ülkelerle ortaklıkların güçlendirilmesini içeriyor. Bu durum, Avrupa’da aşırı sağcı siyasi baskıların yükselişinden etkilenen AB ve üye devletlerin, mültecilerin korunmasından ziyade caydırıcılık ve geri dönüşlere öncelik veren daha geniş bir politika yaklaşımını yansıtmaktadır.
Türkiye ise uzun süredir Suriyeli mültecileri ve diğer ülke vatandaşlarını hedef alan ve insan hakları ihlallerini daha da arttıran geri dönüş politikaları uygulamaktadır. Aşağıda imzası bulunan kuruluşlar, özellikle Suriyeli mültecilerin güvenli olmayan ülkelerine geri dönmeye teşvik edilmesiyle ilgili olarak, Türkiye hükümetinin mülteci politikalarını siyasi araçsallaştırmasına ilişkin endişelerini sürekli olarak dile getirmiştir.
Aşağıda imzası bulunan bizler, özellikle Suriye ve Afganistan gibi güvenli olmayan ülkelere zorla sınır dışı etme uygulamalarından endişe duymaktayız. Bu eylemler, başta geri göndermeme ilkesi olmak üzere uluslararası hukuku ve mülteci ve sığınmacıları korumak üzere tasarlanmış AB yasal çerçevelerini ihlal etmektedir.
Avrupa Birliği, birincil fon sağlayıcı olarak bu operasyonların birincil sorumluluğuna sahiptir. Daha önce yapılan soruşturmalar, AB fonlarının Kuzey Afrika’daki sınırdışılar için de benzer şekilde kötüye kullanıldığını göstermiştir. AB fonları asla insan hakları ihlallerine yol açan faaliyetleri desteklemek için kullanılmamalıdır. Avrupa Komisyonu’nu Türkiye’ye sağlanan fonların tahsisi konusunda kamuoyuna hesap vermeye ve fonların her türlü kullanımının AB insan hakları standartlarıyla tam uyumlu olmasını sağlamaya çağırıyoruz.
Aşağıda imzası bulunan kuruluşlar şu çağrıda bulunmaktadır:
- AB, tam, şeffaf ve bağımsız bir inceleme yapılıncaya kadar, zorla sınır dışı etme olaylarına karışan tüm tesislerine yönelik tüm fonları derhal durdurmalıdır.
- AB fonlarının kötüye kullanımını kapsamlı bir şekilde incelemek ve ortaya çıkarılan her türlü suiistimal için hesap verebilirliği sağlamak üzere sivil toplum örgütlerinin de dahil olduğu bağımsız bir uluslararası soruşturma başlatılmalıdır.
- AB, üçüncü bir ülke ile herhangi bir program imzalanmadan önce sistematik olarak önceden İnsan Hakları Etki Değerlendirmesi yapmalıdır. Türkiye ile olduğu gibi, bir anlaşmanın yürürlükte olduğu durumlarda, sürekli kontroller, incelemeler ve insan haklarına saygı gösterilmediği durumlarda programın askıya alınması gereklidir.
- AB, tüm göç politikalarında kendi insan hakları taahhütlerine bağlı kalmalı ve mali katkılarının insanların daha fazla acı çekmesine katkıda bulunmamasını sağlamalıdır.
İmzacı örgütler
- ARCI – İtalya
- Eşit Haklar İzleme Derneği (ESHID)
- Association Marocaine Des Droits Humains – AMDH
- Cairo Institute for Human Rights (CIHRS)
- Center for Legal Aid – Voice in Bulgaria
- Yurttaşlık Derneği – (h)Yd
- CNCD-11.11.11
- Comisión Española de Ayuda al Refugiado – CEAR
- EuroMed Rights
- Fondation pour la Promotion des Droits en Algérie
- Greek Council for Refugees (GCR)
- İnsan Hakları Derneği (İHD) – Turkey
- İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD) – Turkey
- İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) – Turkey
- Iridia – Center for the Defense of Human Rights
- Kaos GL – Turkey
- KISA (KISA – Equality, Support, Antiracism)
- Ligue des droits de l’Homme (LDH) France
- Hak İnisiyatifi (HİD)
- Safe Passage International