Basına ve Kamuoyuna
Yaklaşık 1 ay önce Türkiye’ye en uzun kara sınırı olan Suriye’de başlayan protesto gösterileri gün geçtikçe şiddetlenmektedir. Suriye hükümetinin özellikle son iki haftadır göstericilere askeri önlemlerle, ağır silahlar kullanarak karşılık vermesi yüzlerce sivilin öldürülmesine binlerce sivilin yaralanmasına neden olmuştur.
Suriye’deki bu kaos ortamından kaçarak güvenli bir yer arayan bir kısım Suriyeli, en yakın komşu ülke olarak gördükleri Türkiye’ye sığınmışlardır. 29 Nisan 2011 tarihinde Hatay’ın Yayladağı ilçesi sınırına gelerek Türkiye’ye sığınmak isteyenler Türkiye yetkilileri tarafından kabul edilmiş ve 252 Suriyeli sığınmacının güvenlik, barınma, gıda, sağlık ihtiyacını karşılamak üzere önlemler alınmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarına sığınan bu kişilere sınırlarını kapamamış olması Mülteci Hakları Koordinasyonu tarafından olumlu karşılanmakta; bundan sonra atılacak adımlara dair öneriler sunulmak istenmektedir:
- Bundan sonra olası sığınma hareketleri için Suriye sınırının kapatılmaması, gelenlerin sınırdan geri çevrilmemesi, sığınma amacıyla gelenlerin koruma altına alınması gerekmektedir.
- Suriye’den gelen sığınmacılar ülkeye kabul edilirken ve daha sonraki ihtiyaçlar karşılanırken etnik köken, din ve benzeri konularda ayrım yapılmaksızın eşit yaklaşılmalıdır.
- Kendi imkânları ile ihtiyaçlarını karşılayabilecek olanların veya akrabalık ilişkisi nedeni ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile birlikte yaşamak isteyenlerin bu talepleri değerlendirmeye alınmalıdır.
- Refakatsiz çocuklar için SHÇEK koordinasyonunda ve uzman meslek elemanları eşliğinde özel hassasiyetlerini gözeten uzun süreli önlemler alınmalıdır.
- Sığınmacıların kabul süreciyle ilgili tüm aşamalarda sivil toplum örgütleri ile birlikte çalışılmalı, misafir edildikleri yerlere ve sığınmacılara sivil toplum örgütleri yetkililerinin erişimi sağlanmalıdır.
- Sığınmacıların kabul ve sonraki süreçlerinde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) yetkililerine erişimlerinin sağlanması; BMMYK’nin tüm süreci gözlemleyebilmesine imkân tanınması gerekmektedir.
- Türkiye’ye sığınanlar arasından 1951 Cenevre Sözleşmesi çerçevesinde mülteci statüsü almak isteyenlerin iltica başvuruları ayrıca ele alınarak, değerlendirilmelidir.
- Her ne sebeple olursa olsun Suriye’deki çatışma ortamı sonlanmadan sığınmacılar ülkelerine geri gönderilmemelidir.
Suriye’den kaçarak Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan kişilerin koruma altına alınması, Türkiye sınırlarının bu kişilere kapatılmaması insani bir görev olmanın yanında 1951 Cenevre Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi Türkiye’nin de taraf olduğu belgelerle garanti altına alınmış, uluslararası insan hakları hukukunun da gereğidir. Türkiye’ye sığınan yabancıların durumunu düzenleyen 1994 Yönetmeliği’nin “Sınırlarımıza Topluca Gelen veya Sınırlarımızı Topluca Geçen Mülteci ve Sığınmacıların Ülkemize Kabul Edilmeleri Halinde Yapılacak İşlemler ve Alınacak Tedbirler” ile ilgili dördüncü bölümü Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmelere aykırılık teşkil etmeyecek şekilde titizlikle uygulanmalıdır.
MÜLTECİ HAKLARI KOORDİNASYONU
■ Helsinki Yurttaşlar Derneği (hYd)
■ İnsan Hakları Araştırmaları Derneği (İHAD)
■ İnsan Hakları Derneği (İHD)
■ İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD)
■ İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER)
■ Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der)
■ Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi (UAÖ)